Anasayfa

Anasayfa

Mali Bilgi Aktarım Kanunu Bilgilendirme Toplantısı

OECD ülkerini kapsayan ve mali bilgileri aktarmayı öngören yasa 1.1.2018 tarihinde uygulamaya konulmuştur.
Buna göre Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye'de elde ettikleri gelirleri ve diğer bilgileri kendilerinin haberi olmadan örneğin Almanya makamlarına aktarılabilecektir. Konuyla ilgili kamuoyunda tedirginlik ve bilgi eksikliği bulunmaktadır.
Hükümet konuyla ilgili yeterli bir açıklama yapmamakta, insanlarımız zor durumdadır. Konu hakkında CHP Berlin Birliği olarak vatandaşlarımızı bilgilendirmek üzere düzenlediğimiz toplantımıza sizi ve çevrenizi davet ediyoruz.

YER:THEATER 28    Prinzenallee 33, 13359 Berlin

Tarih: 21.01.2018   Pazar Saat 15.00 -18.00

CHP BERLIN ARTIK YETER DEDI

CHP BERLIN BIRLIGI   Berlin de Kottbusser Tor da "artik Yeter" diyerek bır basın bildirisi ile  tepkisini dile getirdi.

696 NUMARALI KHK İLE 6755 SAYILI KANUNA EKLENEN MADDE HAKKINDA BİLGİ NOTU

MADDE 37- (1) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz.

29.12.2017 tarihli KHK ile Eklenen Madde:


MADDE 121- 8/11/2016 tarihli ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 37nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır.”
Düzenlemedeki ana sorun, “bunların devamı niteliğindeki eylemler” ifadesinin yoruma ve kötü kullanıma açık bir ifade olmasıdır. Herhangi bir barışçıl protesto eylemi bile bu kapsama alınabilir ve bazı vatandaşların bu protestoya şiddetle karşı çıkmaları durumunda sınırsız bir “sorumsuzluk kalkanı” ile korunacaklarını sağlar.

Devletin görevi olan “güvenliğin sağlanması”– sınırları belirsiz – bir yetkiyle devredilmiş olur.

(1) OHAL KHK’LARI “OHAL’İN GEREKLİ KILDIĞI KONULARDA” OLMALIDIR:
AYM BU KURALIN DENETİM MERCİİDİR


Anayasanın 121. maddesi son derece açıktır: OHAL KHK’larının düzenleme alanını “olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla” sınırlamıştır. Başka bir ifadeyle; Anayasa, olağanüstü halin gerekli kılmadığı konuların OHAL KHK’leriyle düzenlenmesi yasaklamıştır. Bu nitelemeleri yapacak ve denetleyecek hukuk sisteminde (ve tüm hukuk devletlerinde) Anayasa Mahkemesidir (AYM).

AYM, 10.01.1991 tarihli kararında, “çıkartılan bir OHAL KHK’sinin bu niteliği taşıyıp taşımadığını belirlemesi ve eğer bu niteliği taşımıyorsa uygunluk denetimini yapması zorunludur” diye hükmetmiştir. “Olağanüstü hal bir keyfilik ve denetimsizlik yönetimi değildir. Özgürlükçü demokratik düzeni benimsemiş ülkelerde bunun tersi düşünülemez” diye eklemiştir.

AYM, 2016’da bu içtihattan vazgeçmiştir: AYM, 12.10.2016 tarihli kararında: “Esasa geçilerek yargısal denetiminin yapılması mümkün değildir” diyerek ve Anayasanın 148. maddesini dar yorumlayarak, OHAL KHK’larını incelemeyi reddetmiştir.

KHK’ların OHAL ile ilgili olup olmadıklarına bakmayı reddetmiştir.
148. maddenin dar bir çerçeve çizdiğini kabul edilebilir; ancak, yargının temel görevlerinden biri hukuksal işlemleri tanımlamaktır. Bir belgenin üzerinde “OHAL KHK’sı” yazıyor diye onu tamamen yargı denetiminden muaf tutmak doğru değildir. Yargı (burada AYM), o belgenin gerçekten bir “OHAL KHK’sı” olup olmadığını denetlemelidir. AYM 2016 kararı ile neredeyse her alanda çıkarılan, ülkemizin yönetim şekli haline gelen, OHAL KHK’larını tamamen yargı denetiminden yoksun bırakmıştır. Anayasa mahkemeleri, hukuk devletlerinin “emniyet supabı” olmalıdır, ilerici bir bakış açısıyla, anayasaları evrensel demokratik hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda yorumlamalıdır.

(2) OHAL KHK’LARI BİR AN ÖNCE MECLİS’TE OYLANMALIDIR:
BU DURUMDA KHK’LER DENETİME TABİ HALE GELECEKTİR


Anayasanın 121. maddesi ve Meclis İç Tüzüğünün 128. maddesi gereğince OHAL KHK’ları Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra, Meclis’te “diğer kanun tasarı ve tekliflerinden önce, ivedilikle en geç 30 gün içinde görüşülür ve karara bağlanır”. [Genel Kurul’da oylanmadan, komisyon süreçlerinin de en geç 20 günde bitmesi öngörülmüştür].

Bu açık ve net kural maalesef yerine getirilmemektedir. OHAL KHK’larının büyük çoğunluğu halen oylanmamıştır! Darbe girişiminden bu yana çıkarılan 30 OHAL KHK’sından sadece 5’i Meclis’te oylanmıştır.

Tüm OHAL KHK’ları ivedilikle Meclis’te tartışılıp oylanmalıdır.

Bu iki temel nedenle yapılmalıdır:
(a) Anayasa böyle emretmektedir.
(b) Meclis’te oylanmadıkça, “KHK” kaldıkları sürece, AYM (2016 kararı ile) bu düzenlemeleri denetlemeyi reddetmiştir. Meclis’te oylandıktan sonra denetleyecektir.

OHAL KHK’larının Meclis’te oylanması, AYM yeni içtihadından dolayı daha büyük önem taşıyor: Zira Meclis’te oylandıktan sonra KHK’lar, “KANUN” statüsüne kavuşacaklar ve kesin ve net olarak AYM denetimine tabi olacaklardır.

Meclis Başkanlığının İçtüzüğe göre sorumluluğu, ivedilikle, 25 OHAL KHK’sının komisyonlarda tartışılmasını ve Genel Kurul’a gelmesini sağlamaktır.

BUNUN YAPILMAMIŞ OLMASI ANAYASANIN RAFA KALDIRILDIĞI ANLAMINA GELMEKTEDİR!


Av. Ece Güner Toprak’ın değerlendirmelerinden yararlanılmış ve alıntılanmıştır.

ARTIK YETER DEMOKRASI ISTIYORUZ

CUMHURİYET HALK PARTİSİ  81 İL ORTAK BASIN AÇIKLAMASI    12.01.2018

Değerli Basın Mensupları,

Ülkemiz on sekiz aydan bu yana OHAL rejimi ile yönetilmektedir. 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen hain darbe girişimi ardından 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL, milli iradeye, demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüklere yönelik bir karşı darbe halini almıştır.

Darbe ve darbecilerle mücadele bahanesi ile başlayan OHAL, gelinen süreçte iktidar partisinin karşısında duran tüm muhalif kesimlere yönelik bir sindirme operasyonuna dönüşmüştür. AKP iktidarı ilk günden bu yana, darbecilerle mücadele değil, tek adam düzeninin karşısında demokrasiden yana olan kesimlerle mücadele etmektedir. Her geçen gün baskının sınırları genişlemekte ve sağcı solcu ayırmadan toplumun büyük bir kesimi terörist olarak suçlanmaktadır. Toplumda açılan çatlaklar genişletilerek derin çukurlar haline getirilmektedir.

İktidara gelirken OHAL’i kaldırma vaadiyle yola çıkanlar, bugün OHAL’den beslenen ve bir baskı rejimini KHK’lar eliyle kuran bir yapı haline gelmiştir. Demokrasiden hızla uzaklaşılırken, OHAL altında gidilen referandum da mühürsüz seçim olarak tarihe geçmiş, milli iradenin gaspı alenileşmiştir. Hükümetin baskıları tüm kurumları sarmıştır. Parlamenter demokrasiye karşı girişilen harekâtın usulsüzlükleri, Anayasayı yok sayan kararlarla sözde tescil edilmiştir. Türkiye’de Anayasa fiilen lağvedilmiş, hukuk askıya alınmıştır. Yemin ettikleri Anayasa’yı savunmak yerine cübbelerini iliklemeye çalışan kimi yüksek yargı mensupları ile birlikte, OHAL kanunsuzlukları adeta zor kullanılarak resmileştirilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Berlin'e gelişinin 100. Yılını çoşkuyla Andık

Mustafa Kemal Atatürk'ün bundan tam 100 yıl önce Hotel Adlon'da kalışını, bununla ilgili dönemin gelişmelerini aynı mekanda andık.
Saz üstadı Sıddık Doğan ile arya sanatçımız Laçin Modiri'nin müthiş petformanslarından sonra başkanımız Kenan Kolat'ın Osmanlı /Türkiye İlişkilerinin tarihini anlatan konuşmasını moderasyonunu Ekrem Özdemir'in yaptığı panel izledi. Panele gazeteci Dr. Sedef Kabaş ile İzmir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kemal Arı katıldı. Ardından verilen kokteyl ile geceye bulunan 250 kişi duygusal ve tarihsel geceye katılmanın onurunu yaşadılar.